[vc_row][vc_column][vc_column_text]Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Huriye Martı’ya göre “İslam’da kadın” odaklı sosyal medyada gündem olan pek çok tartışma Müslüman gençleri daha derinlikli meselelere dair düşünmekten alıkoyuyor. Martı, bu tartışmaların başında gelen “İslam’a göre kadın çalışabilir mi?” sorusuna da yanıt veriyor: “İslam’da kadının helal ve haram çizgisine dikkat etmek suretiyle, çalışmasına engel olan ne bir Kur’an ayeti ne de bir hadis vardır. İslam’da kadının çalışması caizdir. Allah’ın kitabında yer alıp da kadının hakkını korumayan tek bir ayet bulamazsınız”.(1) Bizzat Diyanet’in en üst düzey yetkililerinden konuyu tartışmaya kapatan fıkhi açıklamalar gelse de kadının ekonomik hayata katılımı pek çok ailede en temel gerilim sebebi.
Kadının Çalışmasına Dair Fıkhi Hezeyanlar ve Ekonominin Belirleyiciliği
Diyanet’in fetva kuruluna aile hayatıyla ilgili gelen soruların çoğu erkekler tarafından yöneltilmişken, kadının çalışmasıyla ilgili sorularda bu denge değişmektedir. Mehir, cinsellik, boşanma, doğum kontrolü, evlat edinme, hatta emzirmeye dair gelen sorular ağırlıklı olarak erkekler tarafından sorulmuşken; bir tek çalışma hayatına dair sorular %58 oran ile daha çok kadınlar tarafından yöneltilmiştir. (2)
Kadınların sorduğu bu sorular şu üç alanda yoğunlaşmaktadır: 1) kadının kazandığı parayı kimin kontrol edeceği (tasarruf hakkı), 2) kadının çalışmak için eşinden izin alma zorunluluğu olup olmadığı (icazet), 3) kadının ev dışı ve/veya karma bir ortamda çalışmasının helal olup olmadığı. Ne tesadüftür ki, kadının çalışmasına dair erkeklerden gelen sorular da benzer şekilde kümelenmektedir: 1) eşimin kazandığı parayı kontrol etme hakkım var mı? (diğer bir deyişle “kadının kazandığı para kime aittir?”), 2) eşimin çalışması benim iznime tâbi midir?, 3) evi tek başıma geçindiremiyorum, eşimin çalışması caiz midir?
Fıkıh ne derse desin erkeklerin kadının çalışmasına dair tutumunu büyük ölçüde ekonominin belirlediği, ancak iki kişinin çalışmasıyla geçimin sağlanabildiği evlerde kadının çalışmasına dair yegane dini kaygının buna cevaz verilmesi olduğu söylenebilir.
[quotes quotes_style=”bpull” quotes_pos=”left”]Kadının parasına sadece evin reisi olduğu için ve hatta hiçbir gerekçe göstermek zorunda olmadan da el koyabilecek erkeklerin kadınlarla fıkıh üzerinden müzakereye girmesi hem kadınların rızasını fıkıh yoluyla inşa etmenin hem de kendilerini hüküm verenin Allah olduğuna ikna etmenin son derece konforlu bir yolu.[/quotes]
Geleneksel erkeklik çok güçlüyse dahi kadın bir şekilde ücretli işle buluşur fakat bu çalışma evin içinde gerçekleşir (parça başı iş vb.). Erkeğin geliri evi döndürmeye yetmediğinde dinin kadına çalışma ruhsatı vermesi ile Müslüman erkek için konu kapanmaz, kadının kazandığı para üzerinde de kavvam sıfatıyla hüküm sahibi olmak istenebilir. Kadını, emeğini ve bedenini denetlemeye yönelik fetva isteyen erkeklerin sık sık kavvamlık nosyonuna referans vermesi hiç şaşırtıcı değil çünkü hem Müslüman feministler hem gelenekselci erkeklerin üstünde tepindiği bu Kurani kavramlar oldukça hareketli birer toplumsal cinsiyet çatışması arenası. Kadının parasına sadece evin reisi olduğu için ve hatta hiçbir gerekçe göstermek zorunda olmadan da el koyabilecek erkeklerin kadınlarla fıkıh üzerinden müzakereye girmesi hem kadınların rızasını fıkıh yoluyla inşa etmenin hem de kendilerini hüküm verenin Allah olduğuna ikna etmenin son derece konforlu bir yolu.
Kerameti Kendinden Menkul Kavvamlar
İslam’da insanın hayatında belki bir kez karşılaşabileceği durumlarda abdestin durumunu dahi kolayca bulabilir fakat erkeğin yerini zor bela kestirirsiniz. Omaima Abou-Bakr’in deyişiyle, İslam erkeğe ne yüklemektedir? Tanrı mümin erkeklerden nasıl eşler, babalar, erkek kardeşler ve oğullar olmalarını bekler? İslam’da bir “salih zevce” kategorisinin olmamasını nasıl açıklayabiliriz? ve son olarak, Müslüman erkek neye benzer, ne giyer, ne yer ne içer, nasıl davranır, yeri neresidir? (3)
Dine dair tüm tartışmalarda kadın merkezileştikçe erkek tüm sorumluluk ve görevleriyle giderek çemberin dışına yerleşiyor. Erkekleri de adeta yangın yeri olan çembere dahil etmek için bu soruların peşine düşen Abou-Bakr erkeklere baba ve koca rolleri üzerinden seslenen ayetleri inceliyor. Ne zaman ki evcimen yaratıklar olarak erkeklere sesleniliyor, orada farklı bir toplumsal ilişki buyruğu beliriyor. Abou-Bakr klasik tefsirlerde şu üç hat üzerinden bir analiz gerçekleştiriyor; 1. Tanrı’nın eş ve baba olarak erkeklerden ne beklediğine dair müfessirlerin belirli bir ayet üzerinden yaptıkları yorumlar, 2. Evlilik ilişkilerine dair ayetlere gömülü olan toplumsal cinsiyet anektodları, 3. İlgili ayetlerin Tanrı’nın toplumsal cinsiyete dayalı güç ilişkilerinde murad ettiği değişimler hakkında ipucu veren “nuzül sebepleri”.
Buna göre, İbn Abbas, Taberi ve Zemahşeri gibi klasik tefsirlerde koca imgesi oldukça müsamahakar, sabırlı ve uzlaşmacı. Modernist yorumlarıyla Türkiye’deki İslamcı erkeklerin de başını döndüren Abduh’un tefsirinde ise erkek doğası gereği üstün meziyetlerle donatılmış eyvallahsız bir “doğal lider”. Meşhur Menar Tefsiri’ne göre toplumsal cinsiyete dayalı işbölümü fıtridir, fıtratın kanunlarında bir aileyi ayakta tutacak ne kadar güzel huy varsa hepsi kadının sorumluluğundadır ve biraz da bakım emeğine bağlıdır. Abou-Bakr’in karşılaştırmalı tefsir incelemeleri Ortaçağ tefsirlerinin erkekleri daha evcimen (“domestic”) varlıklar olarak ele aldığını, bu tefsirlerde erkeklerin ailedeki pozisyonlarına ve duygusal sorumluluklarına çokça seslenildiğini, erkeklere biyolojik temelli mutlak bir liderlikten ziyade Tanrı’dan çokça sakınması gerekilen ince bir ip üzerinde ahlaki sorumluluk atfedildiğini göstermektedir. Abou-Bakr modern tefsirlerin erkeklere dair yorum ve anlamı aileden kopardığı, erkeklere zamandan ve mekandan münezzeh bir kavvamlık atfettiği sonucuna varmıştır.
Geçinemeyen Kavvamlar
Şimdi, tüm bu tartışmaları unutup erkeklerin şimdi ve burada bir süreliğine gerçekten kavvam olduğunu düşünelim. Bunun için oldukça yaygın olan bir kavvamlık tarifini, Ayle Teymur’un finansal sorumluluk (geçim) olarak yorumladığı kavvamlığı referans alalım. Kadınların çocuklar doğurduğu, bakım verdiği, ev işi yaptığı, evlerinde ibadet ve ev içi sorumluluklarla meşgul olduğu; erkeklerin ise sabah işe gidip akşam ellerinde poşetlerle geldiği, evin geçimini yüklendiği vasat bir dünya çizelim. Seccombe’nin dediği gibi, (4) kadının ev içi emeğinin karşılığında erkek tarafından geçiminin üstlenilmesi ile son derece eşit bir alışveriş gerçekleştiğini varsayalım.
Türkiye’de kayıtlı çalışanların %40’dan fazlası asgari ücretle çalışıyor. Türkiye asgari ücretli işçi oranının en yüksek olduğu Avrupa ülkesi.(5) Disk’e göre ise asgari ücretin yarısından daha aza çalışan 1 milyona yakın işçi var ve 7,5 milyon kişi asgari ücretin altında bir parayla geçinmeye çalışıyor.(6) TÜİK’in verilerine göre (2019) Türkiye’de 10 milyona yakın kayıt dışı işçi bulunuyor ve bu kişiler hem sosyal güvenliğe dair haklardan mahrum olarak hem son derece düşük ve istikrarsız ücretlerle çalışmaya devam ediyor. İBB Sosyal Yardım İstatistikleri’ne göre pandemide sağlanan sosyal yardımlardan yararlanmaya hak kazananların çoğu evli kadınlardı; yani ailesinin geçimi için insiyatif alarak sosyal yardım talebinde bulunan evli kadınlar. (7)
O halde, geçim sadece erkeklere yüklenemeyecek kadar önemli bir sorumluluk, zira erkekler zaten tek başlarına geçindiremiyor. Kadınların bakım verdiği erkeklerin ücret karşılığı çalıştığı bir dünya artık sadece sevimsiz değil aynı zamanda işgücü piyasalarının sunduğu tablo içerisinde imkânsız. Nitekim kadınlar giderek daha çok iş aramaya başladı.(8) Geçim sorumluluğu gitti, kavvamdan geriye mesnetsiz bir otorite ve hâkimiyet kaldı.
[quotes quotes_style=”bpull” quotes_pos=”center”]Koca bir toplumsal cinsiyet eşitliği sorununun etrafından dolanmak için geliştirilen alternatif din yorumları İslam’ın kızlarına ancak cepçilik vaat edebiliyor.[/quotes]
Malezya İslami aile Hukuku’nun 107A bölümüne göre kocalar evlilik aksadığında eşlerinin banka hesaplarını dondurma hakkına sahip çünkü kadının parası hiçbir zaman sadece kendi parası değil ve ekonomik güçlenme kadınların boşanmaya cüret etmesine sebep oluyor.(9) Diğer yandan, aynı İslam hukukuna göre erkeğin ekonomik gücü yetiyorsa kadının dışarıdan ev hizmeti satın alma hakkı da bulunuyor. Kadının hangi kaynaklara ne kadar ve hangi durumlarda erişebileceğine 1) erkeğin ekonomik durumu ve 2) erkeğin paşa gönlü karar veriyor. Diyanet’in meşhur “cimri koca” fetvası aile içerisindeki eşitsiz kaynak dağılımı sorununu kabul etmekle birlikte bu kaynakların hakkaniyetle yeniden bölüşümünü hiç gündeme getirmeden ve kazandığını kendine saklayan cimri kocaya hiç seslenmeden kadını kendi hayatta kalma derdi karşısında insiyatif almaya çağırıyor.
Diyanet’in fetvasına göre, kadın kendisinin ve çocuklarının ihtiyaçlarını karşılayacak miktarda parayı cimri kocasının cebinden gizlice alabilir.(10) Bu fetvanın evlerinde geçim derdiyle baş etmeye çalışan pek çok kadını rahatlatmış olacağı tahmin edilebilir. Kocanın kazandığı paranın “ihtiyacı kadarı” değil tamamı üzerinde hak sahibi olan kadınların buna ancak gizli saklı ve onur kırıcı hamlelerle ulaşabildiği Diyanet dahil hepimizin görmesi gereken bir gerçeklik fakat koca bir toplumsal cinsiyet eşitliği sorununun etrafından dolanmak için geliştirilen alternatif din yorumları İslam’ın kızlarına ancak cepçilik vaat edebiliyor.
Kaynaklar
1–https://ilkha.com/guncel/islamin-kadin-konusundaki-sabitelerini-bilmeliyiz-94560
2-Z. Demir (2018) Kadının ücret karşılığı çalışması konusunda Din İşleri Yüksek Kurulu’na gelen sorular, Dini Araştırmalar Dergisi, 21(54), 81-106.
3-Abou-Bakr, Omaima. (2014). Turning the Tables: Perspectives on the Construction of “Muslim Manhood”. Hawwa. 11. 89-107.
4-Seccombe, W. (1974). Domestic labor: Reply to critics. New Left Review, 94, 85-96.
8-Korkmaz, Özge, “Kadınların İşgücüne Katılma Eğilimleri: Türkiye Örneği”, TİSK Akademi, C. 11 (22) 2016: 300-329.
9–http://arabic.musawah.org/sites/default/files/Wanted-KC-EN.pdf
10–https://t24.com.tr/haber/diyanet-in-dergisinde-cimri-koca-fetvasi,963084[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row]